Home » Elektrik
Elektrik Kabloları

Elektrik kabloları için hazırlanmış olan bir ürün katalogundan alınmıştır. Kabloların hangi ortamlarda, hangi gerilim değerlerinde kullanılabileceğine dair hazırlanmış iyi bir kaynak.



Floresan Lamba Nasıl Çalışır

Konutların ve iş yerlerinin aydınlatılmasında floresan lambalar çok kullanılmaktadır. Bu lambaların ışık akılarının fazlalığı, çektikleri güçlerin azlığı, ısınmaması, ışık dağılımının düzenli ve ömürlerinin uzun olması akkor Flamanlı lambalara göre daha çok tercih edilmesinin sebeplerindendir. Sakıncaları ise; yardımcı araçlara ihtiyaç göstermesi, ilk kuruluş maliyetinin pahalı olması ve çok arıza yapmasıdır. Ayrıca floresanlı yerlerde “stroskobik“ olay olarak isimlendirilen, hareket eden cisimleri duruyormuş gibi veya ters yönde dönüyormuş gibi gösteren olay olur ki, bu da iş kazalarına neden olur. Bunu önlemek için makinelerle çalışılan yerlerde lâmbalar üç fazlı dağıtımla veya elektronik balastlı olarak çalıştırılır. Elektronik balastlı devreler ayrıca gerilimin 160V’a kadar düşük olduğu yerlerde randımanlı olarak çalışabilmektedir.

Floresan lambalar cıva buharlı deşarj lambaları olup etkinlik faktörlerinin yüksek işletme giderlerinin düşük olması ve kamaşmaya yol açmamaları, ömürlerinin uzun olması gibi özellikleri ile verimli ve kaliteli bir aydınlatma için vazgeçilmez ışık kaynağıdırlar.


Çalışması: Floresan lamba devresine şebeke gerilimi uygulandığında; F1 flamanı, starter, F2 flamanı ve balast üzerinden bir akım geçmek ister. Starterin bimetali açık devre konumundadır. Ancak starter içindeki neon gazı küçük bir sızıntı akımı geçirir. Bu akım neon gazını ısıtır. Bu sırada geçen sızıntı akımı lamba flamanlarından da geçtiğinden flamanlar elektron yaymaya başlar. Starterde ısınan neon gazı bimetali ısıtır ve bimetal devresini kapatır. Bu durumda devreden normal bir akım geçmeye başlar. Kısa bir süre sonra starterin bimetali soğuyacağından kontağı açık devre durumuna gelir. Starter devreyi açtığı anda, balasttan geçen akım sıfır değerini alır. Balast geriliminin aniden sıfıra düşmesi, balastta yüksek değerli bir indükleme emk’ı oluşturur. Oluşan bu emk, şebeke gerilimi ile birlikte flaman uçlarına yüksek değerli bir atlama gerilimi uygular. Zaten elektron yayan flamanlardan yüksek gerilim rahatlıkla atlamaya başlar. Flüoresan tüp içindeki bu elektron geçişi sırasında elektronlar flüoresan maddelere çarptığından, lamba ışık verir.

Bu durumda starterin devresi açıktır. Balast ise devrededir. Balast ilk anda starterin devreyi kapatıp açmasıyla atlama gerilimini oluşturur, lamba yandıktan sonra ise, tüp içindeki gazın direnci küçüleceğinden akım sınırlayıcı bir reaktans görevini üstlenir. Lambanın çalışma gerilimi 100-120 volt, şebeke geriliminin kalan kısmı ise, balast üzerinde düşer. Acil durumlarda flüoresan lamba devresindeki 40 W lık balast yerine 100W lık lamba yada omik bir direnç bağlanabilir.

Floresan lamba devresinde iki kondansatör görülür. Bunlardan birisi devreye paralel olarak bağlanmış diğeri ise, startere paralel olarak bağlanmıştır. Devreye paralel bağlı bulunan kondansatör güç kat sayısını düzeltmek içindir. Starter içinde bulunan bimetalin açılıp kapanması sırasında bir elektrik arkı oluşur. Starterdeki kondansatör bu arkı önler. Bu ark önlenmezse, flüoresan lamba ile aynı şebekeye bağlı bulunan elektronik alıcılara zarar verir. Floresan lambanın çalışmasının daha iyi anlaşılması için, bu lambalarda kullanılan yardımcı elemanlara değinmekte de fayda vardır.

Elektrik Bilgisi Formül dairesi


Rüzgar Türbini Nasıl Çalışır?

Rüzgar türbinleri rüzgardaki kinetik enerjiyi önce mekanik enerjiye daha sonra da elektrik enerjisine dönüştüren sistemlerdir. Bir rüzgar türbini genel olarak; kule, elektrik jenaratörü, hız dönüştürücüleri(dişli kutusu), elektrik -elektronik elemanlar ve rüzgar pervanesinden oluşur. Bir rüzgar türbini, çevredeki engellerin rüzgarı kesemeyeceği yükseklikte bir kule ve bunun üzerine yerleştirilmiş bir gövde ve rotordan oluşmaktadır. Kulenin yüksek olması, ayrıca yeryüzüne yakın rüzgar profilinin yüksek hızdaki kısmını kullanmaya da yarar. Rüzgarın kinetik enerjisi rotorda mekanik enerjiye çevrilir. Rotor milinin devir hareketi hızlandırılarak, gövdedeki jeneratöre aktarılır.Jeneratörden elde edilen elektrik enerjisi aküler vasıtasıyla depolanarak veya direkt olarak alıcılara ulaştırılarak kullanılır. Rüzgar türbinleri ; yatay , dikey ,iki kanatlı , üç kanatlı gibi çeşitlere ayrılırlar.

KOMPANZASYON PANOSU TEKNİK BİLGİLER (Dahili – Harici)

Tanımı ve Görevi : AG şebekelerinde güç katsayısını düzeltmek maksadıyla kullanılan araç ve gereçlerin yerleştirildiği panolardır. Bu panolar, kondansatör bataryalarının ve bunları kontrol etmekle görevli elektronik, elektromanyetik cihazların özel metal korunaklarıdır. Elektrik sisteminde, elektrik motoru, bobin vb, mıknatıslanma etkisi ile elektrik enerjisini, yine elektrik enerjisine ya da farklı bir enerjiye çeviren cihazların, bu mıknatıslanma etkisi ile faz akımını geri kaydırmasından (indüktif güç oluşturmasından) dolayı, şebeke üzerinde yaratmış oldukları indüktif reaktif gücü dengeleme ve fazın akımını olması gereken konuma geri çekme işlemine KOMPANZASYON denir.

Özellikleri : Bu panolar şebekenin güç katsayısını düzeltmekle görevli kondansatör guruplarının kontrol edildiği birimlerdir.

Çalışma Prensibi :  Kompanzasyon panolarında kullanılan otomatik şalterler tembel karakterde ve otomatik açmalara karşı arka dayanıklı yapıdadır. Kondansatörlerin devreye alınması sırasında kondansatör, gücüne oranla daha fazla akım çeker. Bu durum anlıktır. Şalter bu zaman aralığına duyarsız davranışlı, fakat kısa devre akımlarına karşı hızlı karakterlidir. Bu şalterler devreyi hem termik hem de manyetik olarak korurlar.
  
 ELEKTRİK KOMPANZASYON PANOSU

Elektrik sisteminde, elektrik motoru, bobin vb, mıknatıslanma etkisi ile elektrik enerjisini yine elektrik enerjisine ya da farklı bir enerjiye çeviren cihazların, bu mıknatıslanma etkisi ile faz akımını geri kaydırmasından (indüktif güç oluşturmasından) dolayı, şebeke üzerinde yaratmış oldukları indüktif reaktif gücü dengeleme ve fazın akımını olması gereken konuma geri çekme işlemine KOMPANZASYON denir
İki şekilde kompanzasyon yapılır

Alçak Gerilim Havai Hat Şebekesi Gerilim Düşümü Hesapları


Elektrikli Ev Aletlerinde Enerji Tasarrufu Yöntemleri

Buzdolabı: Buzdolaplarının verimli kullanılmasında öncelikle düzenli olarak bakım yaptırmak gerekiyor. Ayrıca, buzdolabının etrafının toz ve hava sirkülasyonu etkileyici diğer maddelerden ve ısı kaynaklarından uzak tutulması gerekiyor.

Klimalar: İhtiyaçtan çok büyük bir klima enerji kaybına sebep oluyor. Evin güneş alan kısımlarının ağaçlarla gölgelenmesi, cam filmleri, pencere ve duvar tenteleri pasif soğutma yöntemlerinin uygulanması da klimanın soğutma yükünü azaltıyor, dolayısıyla daha az enerji kaybına sebeb oluyor.

Ocak ve fırınlar: Eğer evde birkaç tane fırın varsa daima küçük olanın tercih edilmesi gerekiyor. Çok gerekli değilse ön ısıtma yapılmaması, yapılsa bile bu sürenin 10 dakikayı geçmemesi gerekiyor. Mikrodalga fırınlarda pişirme 2-10 dakika, ısıtma ise 10-30 saniyede gerçekleşiyor. bu nedenle geleneksel fırınlara göre yüzde 66 daha az elektrik harcıyor.

Çamaşır makineleri: Yüksek sıcaklıkta yıkamak yerine ılık suyla yıkamak, durulamanın ise soğuk su ile yapılması gerekiyor. Ayrıca, yıkama programları tam kapasite çalıştırılmalı. Eğer mümkünse çamaşırlar dışarıda güneş ve rüzgardan yararlanarak kurutulmalı. Bu arada, önden yüklemeli makineler, üstten yüklemeli makinelere göre daha az enerji tüketiyor.

Bulaşık makineleri: Bulaşık makinesi yerleştirilirken çevresinde en az 5 cm. boşluk bırakılarak ısınmadan dolayı oluşan sıcak havanın kolayca dağılması sağlanmalı. Yaz aylarında ısı ve nemi azaltmak için sabah ve akşam saatlerinde yıkama yapmalı. Bulaşıkları ön durulamaya tabi tutmak gereksizdir, gerektiği durumlarda sıcak su yerine soğuk su kullanılmalı. Bulaşıkların sanitasyonu için yüksek sıcaklıkta yıkama arzu edilmedikçe 55 derece su sıcaklığı yeterlidir. Tam kapasite dolmadıkça makine çalıştırılmamalı.

Elektrikli süpürge: Elektrikli süpürgelerin torbası sık sık boşaltılmalı. Bu işlem, süpürgenin emme gücünü yükselteceğinden daha verimli ve daha çabuk temizlemeyi sağlar. Ayrıca yılda en az bir kez motor bölümü açılıp, buradaki toz ve pamukçukların temizlenmesi gerekiyor.

Diğer ev araçları: Küçük ekranlı televizyonlar büyük ekranlara göre daha az elektrik enerjisi tüketiyorlar. Ses düzeyinin düşük tutulması da elektrik enerjisi tüketimini azaltıyor. Saç kurutma işlemi mümkün olduğu kadar havlu ile makine kullanılmadan yapılması gerekiyor. Ortalama olarak, bir saç kurutma makinesinin 10 dakika çalışması 60 watt'lık bir lambanın 3 saat yanmasına eşdeğer bir enerji tüketiyor. Bu arada, akıllı sayaçlar ile puant tarifesinden yararlanarak, elektrik tüketiminin indirimli ücret tarifesi uygulanan zaman dilimlerine kaydırılmasıyla, aynı miktarda tüketilen elektrik için daha az ücret ödeniyor.

Alıntıdır. Bursa Elektrik Teknisyenleri Odası Dergisi

Aydınlatma Hakkında Pratik Bilgiler

• 30 m2’lik salonumda kaç adet aydınlatma elemanına ihtiyacım var? Genel olarak 7 - 8 ışık kaynağı önerilebilir. Halojenlerle normal ampüllü aydınlatma elemanlarını birlikte kullanabilirsiniz. Lampader, tavandan aydınlatma ve okuma lambaları koyabilirsiniz.

• Mutfakta nasıl bir aydınlatma yapmalıyım? Tezgah üstlerinin iyi aydınlatılması gerekir. Bunun için dolapların altında gizli ışık bantları kullanabilirsiniz. Böylece hem gizli, hem de lokal farklı ışık kaynaklarınız olacaktır. Ayrıca çalışan kişinin gölgesi tezgaha düşmez. Doğrama, pişirme ve yıkama ünitelerinin iyi aydınlatılıyor olmasına dikkat edin.

• Oturma odamın aydınlatmadan kaynaklanan soğuk bir havası var. Ortamı nasıl sıcaklaştırabilirim? Abajurunuzu sarı, pembe veya altın rengi ile değiştirin. Ya da pembe ve mandarin gibi renkli ampüller kullanın. Mavi tonları ve yeşiller daha taze ve sakin bir atmosfer yaratacaktır.


• Dolap içi aydınlatma için nasıl bir ampul tercih etmeliyim? Isı yaymadığı için floresan tercih edebilirsiniz. Kıyafetleri bozmaz. Bu anlayış kütüphane aydınlatması için de geçerlidir.


• Floresan ve normal ışık veren lambaları nerede, nasıl kullanmalıyım? Normal ışık renkleri daha güzel gösterir ama ısı yayar ve ömrü kısadır. Floresan daha ekonomiktir. 15 Watt’lık floresan ampul 75 Watt’lık normal ampule eşittir.

• Salon aydınlatmasında nelere dikkat etmeliyim? Herşeyden önce aydınlatmanın yorucu ve rahatsızlık verici olmaması lazım. Mümkünse farklı noktaları farklı aydınlatma elemanlarıyla ve lokal olarak aydınlatın. Mesela, yemek masası için asansörlü ve tavandan asılabilen bir yemek ışığı idealdir. Ayaklı lambaları ve lokal aydınlatma yapan abajurları salonda kullanmak idealdir.

• Televizyon seyrederken ya da bilgisayar kullanırken nasıl bir aydınlatma tercih etmeliyim? Televizyon sehpasının yanında bir ışık yanmalıdır. Bu durum bilgisayar masası için de geçerli. Akrobatlar bilgisayar masaları için iyi bir aydınlatma elemanıdır.

• Yatak odamızın aydınlatmasında nelere dikkat etmeliyim? Okuma ışığı olarak başucu aydınlatması yapabilirsiniz. Bu ışığın açma kapama düğmeleri hem kapının yanında hem de başucunuzda olmalıdır. Tuvalet masası aynı zamanda makyaj masası olarak da kullanılıyorsa yoğun bir lokal aydınlatmaya ihtiyacınız olacaktır. Giyinme üniteleriniz yatak odanızda ise dolap önü ve içlerini aydınlatmanızda fayda vardır.

• Yemek odasında ne tür bir ışığı tercih etmeliyim? Yemek odasındaki aydınlatma, masada yemek yiyenlerin gözlerini rahatsız etmeyecek şekilde olmalı. Yemek masası için asansörlü ve tavandan asılabilen bir yemek ışığı, masadan 1 metre yükseklikte olacak şekilde kullanılabilir. Tavana gömülü spotlardan uzak durmalısınız.

• Çalışma odası ışıklandırması nasıl olmalıdır? Işığın önden gelmesine dikkat edin. Arkanızdan gelen ışık gölge oluşturur. Gece ışığı için yerleştireceğiniz abajur için en doğru yer, gündüz ışığının geldiği yön olmalıdır. Akrobatlar iyi bir çalışma odası aydınlatmasıdır.

Alıntıdır. www.elektrikhaber.com

Elektrik Nedir?

 Elektrik enerjinin bir şeklidir. Elektrik gücünün akışıdır. Tüm maddeler atomlardan meydana gelmiştir. Bir atomun merkezinde çekirdeği vardır. Çekirdeğinde pozitif yüklü protonları ve yüksüz nötronları bulunur. Atom çekirdeğinin etrafında negatif yüklü elektronları vardır. Elektronların sayısı protonların sayısına eşittir. Bir elektronun yükü de bir protonun yüküne eşdeğerdir. Bir dış kuvvet tarafından bir atomun elektron ve protonu arasındaki denge bozulduğu zaman o atom bir elektrik yükü kaybeder ya da kazanır. Bir atomdan elektrik yükleri kaybolduğu zaman, bu negatif yükler serbest kalır ve bu elektronların serbest hareketiyle madde içinde bir elektrik akımı meydana gelir.

 Elektrik doğal yapının bir parçasıdır. Şu anda en çok kullanılan enerji formudur. Elektrik, 
tüm temel enerji kaynaklarını, kömür, petrol, doğalgaz, nükleer güç ya da yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak onların aracılığıyla ikincil bir enerji olarak elde edilmektedir.

 Pek çok şehir ve kasaba bir şelale (doğal bir mekanik güç kaynağı) yakınına kurulmuştur. Kaynağın gücünden iş yapmakta yararlanmak için. 100 yılı aşan bir süre öncesinde elektrik üretimine başlanmadan, evlerde aydınlanmak için gaz yağı yakan lambalar, ısınmak için de odun ya da kömür yakan sobalar kullanılırdı. Filedelfiya şehrinde fırtınalı bir gecede Benjamin Franklin tarafından kullanılan şemsiye deneyimi ile elektriğin prensipleri kısmen anlaşılmış oldu. Thomas Edison, elektrik lambası icadını geliştirerek herkesin hayatını değiştirmeye yardım etti. 1879 yılından önce, sokak aydınlatılması için doğru akım (DC) elektriği ile ark ışıkları kullanılmıştı. 1800 lü yılların sonunda Nikola Tesla, alternatif akımının (AC) üretim, iletim ve kullanımının öncüsü oldu. Tesla’nın icatları ile elektrik, evlerde aydınlatmada ve endüstriyel makinelere güç vermek için kullanılmaya başlandı.

Güneş Otomobilleri Nasıl Yapılıyor?

Yalnızca elektrikle ilerleyen otomobiller düşüncesi 1900'lerin başından beri var. Ne var ki bu düşünce petrol ürünleriyle çalışan otomobiller arasında hep çok küçük bir orana sahip oldu. Bu anlamda güneş enerjisiyle çalışan otomobiller de aslında elektrikle çalışan otomobil demek. Güneş enerjisinin elektrik enerjisine dönüştürülerek kullanılmasıyla otomobile itiş gücü sağlanması amaçlanıyor. Bunun için otomobilin üstüne yerleştirilen özel parçalar kullanılıyor. Elektrik enerjisine dönüştürülen güneş ışığı bir pilin içinde depolanıyor.Hans Tholstrup ve Larry Perkins'in 1983 yılında Avustralya'da Perth'ten Sydney'e kadar Güneş enerjili bir otomobille gitmesiyle gözler bir anda bu otomobillere çevrilmişti. Bu otomobiller geleceğin otomobilleri ola-bilir miydi? O tarihten günümüze dek pek çok kişi güneş arabalar üzerinde çalışmayı sürdürdü. Her yıl yapılan çeşitli yarışlarda bu otomobiller geliştiriliyor. Bununla birlikte güneş enerjisiyle çalışan bir otomobilin ana parçaları üç aşağı beş yukarı şöyle:

Motor: Otomobilin hareket etmesini sağlayan bölüm.Güneş panelleri sayesinde elde edilen elektrik enerjisini mekanik enerjiye çevirmekmotorun görevidir. Elektrik motorlarının bir çok çeşidi bulunmasına rağmen çalışma prensipleri benzerdir.Ancak güneş arabalarında daha çok tercih edilen motor tipi dc fırçasız motordur.Fırçasız dc motorkomütasyon işlemini mekanik olarak değil elektronik olarak sağlayan bir motor türüdür. Fırçalı DC motorlarda ise rotordaki sarımlara elektrik iletimifırça-kollektör yapısı ile sağlanır. Dilimli bir yapıda olan kollektör düzeneği sayesinde, rotor sarımlarından geçen akımın yönü motor dönerken kendiliğinden değişir. Bu sistemin kıvılcım oluşturma, bakım gerektirme ve fırçalarda aşınma gibi problemleri vardır. Fırçasız doğru akım motorlarında fırça-kollektör düzeneğinin görevini elektronik bir denetleyici (kontrolör) üstlenir. Denetleyicide, yüksek akımı anahtarlama görevini yürüten yarı iletken devre elemanları ve anahtarlama ile ilgili zamanlamayı sağlayan mikrodenetleyici bulunur.

Motor düzenleyicisi: Motora ne kadar elektrik gideceğini ayarlar, enerji akisim düzenler.

Güneş aksamı: Bu aksam otomobilin üzerinde bulunan güneş panellerinden oluşur. Bir otomobilin üzerinde kaç tane panel olacağı aracın tasarımına göre değişir.

Mppt (maximum point power tracker, Enerjiyi düzenleyen birim): Bu parça Güneş aksamından gelen enerjiyi en üst düzeye ulaştırır. Aracın üzerindeki güneş aksamı çeşitli bölümlere ayrılmıştır ve her bölüm mppt'ye bağlıdır. Bu birim her biri farklı oranlarda elektrik üreten birimlerin verimliliğini en üst noktaya çıkarır. Bu birim olmasa, otomobil yalnızca güneşten o anda gelen verimsiz bir enerjiye mahkumdur.

Piller: Burada elektrik depolanır. Bu piller olmasaydı güneş enerjili otomobillerin makul bir performans sergilemesinden söz edemezdik. Güneş enerjisiyle hareket eden bir otomobil, saatte ortalama olarak 70-120 km hıza ulaşabilir. Otomobil bu hızı, kullandığı pillerine borçludur. Araç, piller sayesinde ortalama hızını bulutlu havalarda, tünelde ya da yağmur altında koruyabilir. Oysa bu piller olmasaydı otomobillerin hızı saatte yalnızca 10-20 kilometre olabilirdi.

Gövde Tasarımı: Güneş enerjili otomobiller için bugüne dek birçok farklı tasarımı kullanıldı. Formula 1 yarışlarında yansan otomobillerin aksine, Güneş enerjisiyle çalışan otomobillerin yarışlarında belirlenmiş tek bir tasarım kullanılmıyor. Motoru soğutacak radyatör gibi parcalari olmadigi için normal otomobillere göre daha avantajlı oldukları bile söylenebilir. Güneş'ten olabildiğince yararlanmak için gövdeleri genellikle uzun ve geniş tasarlanır. Yere yakın ve düz olan yüzeyiyle, sürtünmeye ve havanın direncine karşı daha dayanıklıdır.

Şasi: Aracın şasisi her şeyin üzerine kurulduğu ve aracı bir arada tutan parçadır. Aracın gövdesiyle şasisinin bir olduğu yumurta tipli tasarımlar olduğu gibi farklı geliştirilmiş otomobiller de bulunuyor.

Malzeme: Otomobillerin yapılmasında olabildiğince hafif malzemeler tercih ediliyor. Teknolojinin de gelişmesiyle oldukça hafif malzemeler üretilir oldu. Bazı tasarımcılar otomobillerini fiberglas ya da karbon fiberden yaparken, kimileri de bambu, pirinçten yapılmış kağıt gibi malzemeler kullanıyor.

Tekerlekler: Güneş enerjisiyle çalışan otomobillerin tekerlekleri normal otomobillerinki gibi değil. Onlar gibi seri halde üretilip her yerde bulunmuyor. Bununla birlikte bunları yapan üreticiler var. Normal bir otomobilde bir tekerleğin dönüş direnci 11-13 kg/ton iken, bu oran güneş enerjisiyle çalışan otomobillerde 2,5 kg/ton'a kadar düşüyor.

Frenler: Güneş enerjisiyle çalışan otomobillerde iki tür fren kullanılıyor. İlk tür fren elektrikli. Elektrik motoru, gerektiği zaman güç keserek aracın yavaşlamasını sağlıyor. Bunun yanında tıpkı normal otomobillerdeki mekanik frenlerin benzerlerini görmek de mümkün. Ama Güneş enerjisiyle çalısan otomobillerin yavaşlamak için normal otomobillere göre daha az güce ihtiyacı olduğu için frenler daha küçük. Bunlardan başka bisiklet ve motosikletlerde kullanılan türden frenler de bu araçlarda kullanılabiliyor.

Güneş panelleri, üzerinde güneş enerjisini soğurmaya yarayan bir çok güneş hücresibulunduran enerji üretim aracıdır. Güneşten aldığı ışımaları elektrik enerjisine dönüştürmeverimi şuan ki teknolojide oldukça düşük seviyelerdedir. Sanayide bu sorun devasa alanlar kullanılarak çok sayıda güneş panelleri ile çözülmüştür. Ancak güneş arabalarının çok kısıtlı alanları olması nedeniyle yüksek verimli paneller tercih edilmektedir.Yüksek verimli panellerin maliyeti oldukça fazladır.

Güneş panellerinin elektriği üretmesi şu şekildedir; Panel üzerine birleştirilmiş güneş hücreleri yarı iletken olan silikon malzemeden üretilmektedir ve yine yarı iletken olansilisyum elementini içeriğinde bulundururlar. Işımalar, hücrelerdeki bu maddeler tarafından emildiğinde madde içerisindeki elektronlar bulundukları atomlardan ayrılarak serbest kalırlar. Böylece bir elektrik akımı oluşur. Ancak belirli dalga boyundaki ışımalar elektrik enerjisine dönüştürülebilir, diğer ışımalar yansıtılırlar. Bu yüzden verim oldukça düşüktür.

Güneş arabalarında güneş panelleri en önemli elemandır. Ancak hem veriminin düşük olması hem de maliyetinin çok yüksek olması güneş arabalarının yapımındaki en büyük problemdir. Dünya güneş arabaları yarışı(WSC) 2007 yılı birincisi Nuna4 adlı araç %34 verimliliği olan paneller kullanmıştır.WSC 2003 üçüncüsü olan MIT’nin aracı Tesseract’da %25 verimli paneller kullanılmıştır.

Bir panel hücresi ne kadar verimliyse o kadar iyi elektrik üretir. Bu verimlilik yüzde 8 ile yüzde 26 arasında değişebilir. Bunu daha iyi anlamak için şöyle düşünelim: Öğle saatlerinde güneş, metrekarede 1000 watt enerji üretir. Bir Güneş pilini yüzde 20,5 verimle kullanırsak elde edeceğimiz enerji, metrekarede 205 watt olur. Güneş enerjisiyle çalışan ortalama bir otomobildeyse yaklaşık 8 metrekare güneş paneli bulunur.

Düşük Güçlü Jeneratör Yapımı

animMot
 DC_gen




düşük güçlü jeneratör 2düşük güçlü jeneratör 1


Dağıtım Transformatörlerinin Teknik Özellikleri

YÜKSEK GERİLİM: 15 kV’a kadar



Güç



kVA
KAYIPLARBoşta

Akım



%
Kısa

Devre

Gerilim

%UK
Cos j=1BOYUTLAR (mm)AĞIRLIKLAR
Boşta



W
Yükte

(75 oC)

W
Verim



%
Gerilim

Düşümü

%e
A

Boy

mm
B

En

mm
C

Yüks.

mm
Kh

Kazan

Yüks.
Tekerlek

arası
Aktif

Kısım

(kg)
Yağ



(kg)
Toplam



(kg)
50

100

160

190

320

460

1100

1750

2350

2,3

2,1

1,9

4

4

4

97,48

97,97

98,27

2,25

1,81

1,53

1000

1000

1006

653

671

766

1343

1408

1453

811

876

921



520
225

385

500

140

160

190

486

665

831

250

400

500

630

800
650

930

1100

1300

1550
3250

4600

5500

6500

8300
1,6

1,5

1,4

1,4

1,3
4

4

4

4

5
98,46

98,63

98,69

98,77

98,78
1,37

1,22

1,17

1,10

1,15
1100

1176

1475

1743

1613
836

1016

1038

1048

1348
1583

1695

1650

1760

1835
991

1103

1138

1183

1258






670
632

880

1050

1210

1500
240

310

355

410

535
1055

1450

1736

2018

2505
1000

1250

1600
1850

2200

2600
10000

12000

14500
1,2

1,2

1,1
5

5

6
98,82

98,87

98,94
1,12

1,08

1,08
1613

1660

1758
1468

1150

1480
1908

1968

2104
1331

1391

1441


820
1740

1970

2400
595

715

835
2895

3431

4054


YÜKSEK GERİLİM: 36 kV’a kadar



Güç

kVA
KAYIPLAR

Boşta

Akım

%
Kısa

Devre

Gerilim

%UK
Cos j=1BOYUTLAR (mm)AĞIRLIKLAR


Boşta

W
Yükte

(75 oC)

W


Verim

%
Gerilim

Düşümü

%e
A

Boy

mm
B

En

mm
C

Yüks.

mm
Kh

Kazan

Yüks.


Tekerlek

arası
Aktif

Kısım

(kg)
Yağ



(kg)
Toplam



(kg)
50

100

125

160

230

380

420

480

1050

2100

2400

2800

2,76

2,27

2,14

2,00

4,5

4,5

4,5

4,5

97,47

97,65

98,79

98,99

2,26

2,06

2,00

1,83

1080

1150

1150

1150

731

794

834

854

1535

1595

1640

1695

891

951

996

1051





520
290

430

475

555

170

225

260

285

559

791

889

1008

250

400

500

630

800
700

900

1250

1350

1520
3500

5850

6750

8000

9700
1,80

1,70

1,60

1,60

1,50
4,5

4,5

4,5

4,5

6
98,13

98,34

98,42

98,53

98,61
1,70

1,55

1,44

1,39

1,38
1250

1276

1813

1823

1903
930

1076

1098

1208

1368
1827

1931

1949

2012

2021
1121

1243

1253

1333

1343




670
715

995

1140

1290

1600
390

460

525

600

754
1319

1712

2052

2342

2859
1000

1250

1600 2000 2500
1600

1950

2350 3000 3800
12200

14000

16500  21000 24000
1,40

1,40

1,30  1,1      1
6

6

6         6         6
98,63

98,74

98,8 99,85  99,85
1,36

1,29

1,20    1,20   1,11
1908

2043

2055 2300 2450
1400

1420

1480  2150 2200
2140

2240

2335  2350 2400
1461

1476

1571   ONAN  ONAN


820
1820

2140

2485   2550 3750
875

1000

1125   920  1150
3414

3981

4720  4820  6700

Işık Tekniği ile İlgili Bilgiler

Lamba ve aydınlatıcıların özelliklerinin değerlendirilmesinde kullanılan ışık tekniği kavramlarının önemlileri aşağıda açıklanmaktadır.

Işık ve Işınım

Işık, insan gözünde parıltılı bir duyum uyandıran, yani görülebilen, elektromanyetik ışınımın adıdır. 360 ile 830 nm arasındaki elektromanyetik ışınım, tayfının çok küçük bir parçasıdır.

Işık akısı Φ

Birim : Lümen (lm)

Işık akısı (Φ) olarak , ışık kaynağından verilen ve tayfsal göz hassasiyeti ile değerlendirilen ışıyan güç adlandırılır.

Işık Şiddeti I

Birim  : Candela (cd)

Bir ışık kaynağı, ışıksal akısını Φ genelde çeşitli yönlere ve değişik şiddette yayar. Belli bir yönde yayılan ışığın yoğunluğu, ışık şiddeti I olarak adlandırılır.

Aydınlık Düzeyi E

Birim : Lux (lx)

Aydınlık şiddeti E, düşen ışıksal akının aydınlatılacak yüzeye olan oranını bildirir. Aydınlık şiddeti, 1 Lm değerindeki ışık akısının 1 m² yüzeye eşit yayılmış şekilde düştüğü durumda 1 Ix değerindedir.

Işıksal Parıltı L

Birim : Beher m² için Candela [cd/m²].

Bir ışık kaynağının veya  aydınlatılan bir yüzeyin aydınlatma yoğunluğu L, algılanan aydınlık etkisi için, esastır.

Kamaşma

Parıltı olarak tanımlanan cd/m² değerinin  aşırı derecede yüksek olmasına veya ışık kaynağından yayılan ışınımların direk olarak göztarafından rahatsız edici olarak algılanmasına kamaşma denir.

Işıksal Verim η

Birim : Beher Watt için Lümen [Im/W]. Işıksal verim η, kullanılan elektrik gücünün, hangi ekonomik düzeyde ışığa dönüştüğünü bildirir.

Renk Sıcaklığı

Birim : Kelvin (K)

Bir ışık kaynağının renk sıcaklığı, “Kara projektör” ile tanımlanır ve “Planck’ın geometrik yeri ile” gösterilir. “ Sıcak projektör” ün sıcaklığı arttığında, mavi rengin tayf içerisindeki payı büyür, kırmızının payı azalır. Sıcak beyaz bir ışığa sahip bir akkor lamba örneğin 2700 K değere sahipken , aynı değer bir gün ışığı flüoresan lambasında 6000 K olmaktadır.

Işık Rengi

Işık rengi, renk sıcaklığı ile de tarif edilmektedir. Burada üç ana grup bulunmaktadır:

* Sıcak beyaz < 3300 K   (ww)

* Doğal beyaz 3300-5000 K  (nw)

* Gün ışığı beyazı > 5000 K.  (tw)

Aynı ışık rengine rağmen, lambalar, ışıklarının tayfsal bileşimleri nedeniyle çok farklı renksel geriverim özelliklerine sahiptirler.

Renksel Geriverim

Kulanılan yere ve görüş amacına bağlı olarak, yapay ışığın, renk algılamanın olabildiğince hassas gerçekleşmesini (gün ışığında olduğu gibi) sağlanması gerekir. Bunun için ölçüt, bir  ışık kaynağının renksel geriverim özellikleridir. Bu özellikler “ Genel Renksel Geriverim Endeksi” nde Rа olarak ifade edilirler.

Ra = 100 değerine sahip bir ışık kaynağı tüm renkleri, referans  ışık kaynağı altındaki gibi optimal gösterir. Veya Ra değeri azaldıkça renklerin doğru olarak yansımasıda giderek azalacaktır.

Bir armatürün işletimdeki geriverimi

Bir armatürün işletimdeki geriverimi, bir armatürün ekonomik açısından sınıflandırılmasında önemli bir kriterdir. Bu değer, armatürden çıkan ışık akısının, armatür içeisinde takılmış olan lambanın ışık akısında olan oranını ifade eder.

Işık tekniğinde kullanılan en önemli formüller:

Işık Şiddeti ( I ) cd                               Mekan açısından ışık akısı Ø / Mekan açısı Ω [sr]

Aydınlık Şiddeti ( E )  Lx                    Düşen ışık akısı ( lm ) / Aydınlatılan yüzey ( m² )

Aydınlık Şiddeti ( E ) Lx                     Işıksal yeğinlik (cd ) / Metre olarak mesafe (m²)

Parıltı ( L )  cd/m²                               Işık  Şiddeti ( cd ) / Görülen aydınlatma yüzey (m²)

Işıksal Verim  ( h ) lm/W                    Üretilen ışık akısı ( lm ) / Alınan elektrik gücü ( W )

Dünya Ülkelerinde Kullanılan Gerilimler



DÜNYA ÜLKELERİ GERİLİMLERİ

A.B.D.120V / 60 HzKıbrıs240 V /50 Hz
Afganistan120V / 50&60 HzKolombiya110-120 V /60 Hz
Almanya230 & 400 V / 50HzKongo220 V /50 Hz
Angola220 V / 50 HzKore110&220 V /60 Hz
Arjantin220 V / 50 HzKostarika120 V /60 Hz
Avustralya240 V / 50 HzKuveyt240 V /50 Hz
Avusturya220 V / 50 HzKüba115-120 V /60 Hz
Bahama120 V / 60 HzLibya110-220 V /50 Hz
Bahreyn230 V / 50 HzLübnan110-220 V /50 Hz
Belçika220 V / 50 HzLüksemburg220 V /50 Hz
Bangladeş230 V / 50 HzMacaristan220 V /50 Hz
Bermuda115 V / 60 HzMalezya240 V /50 Hz
Birleşik Arap E.220 V / 50 HzMali220 V /50 Hz
Bolivya110 V / 50-60 HzMalta240 V /50 Hz
Brezilya220 V / 60 HzMeksika127 V /50-60 Hz
Bulgaristan220 V / 50 HzMısır220 V /50 Hz
Cezayir220 V / 50 HzNikaragua120 V /60 Hz
Çat220 V / 50 HzNorveç220 V /50 Hz
Çek Cum.220 V / 50 HzPakistan230 V /50 Hz
Çin220 V / 50 HzPanama110&220 V /60 Hz
Danimarka220 V / 50 HzParaguay220 V /50 Hz
Ekvator110&220 V /60 HzPeru220 V /60 Hz
El Salvador120&240V /60 HzPolonya220 V /60 Hz
Etiyopya220 V /50 HzPortekiz220 V /60 Hz
Filipinler110 V /60 HzPorto Riko120 V /60 Hz
Finlandiya220 V /50 HzRomanya220 V /50 Hz
Fransa230 V /50 HzRusya220 V /50 Hz
Gambiya230 V /50 HzSenegal110-127 V /50 Hz
Gana250 V /50 HzSingapur230 V /50 Hz
Güney Afrika220 V /50 HzSlovakya220 V /50 Hz
Haiti110 V /60 HzSomali220 V /50 Hz
Hindistan230&250 V /50 HzSudan240 V /50 Hz
Hollanda220 V /50 HzSuriye220 V /50 Hz
Hong Kong220 V /50 HzSuudi Arabistan127-220 V 50-60 Hz
Indonezya220 V /50 HzŞili220 V /50 Hz
Irak220 V /50 HzTayland220 V /50 Hz
İngiltere240 V /50 HzTayvan110 V /60 Hz
İran220 V /50 HzTunus220 V /50 Hz
İrlanda220 V /50 HzTürkiye220 V /50 Hz
İspanya220 V /50 HzUganda240 V /50 Hz
İsrail230 V /50 HzUruguay220 V /50 Hz
İsviçre220 V /50 HzÜrdün220 V /50 Hz
İtalya220 V /50 HzVenezuella120 V /60 Hz
İzlanda220 V /50 HzVietnam220 V /50 Hz
Jamaika110&220 V /50 HzYemen250 V /50 Hz
Japonya220 V /50&60 HzYeni Zellanda230 V /50 Hz
Kamerun220 V /50 HzYunanistan220 V /50 Hz
Kanada115 V /60 HzZaire220 V /50 Hz
Katar240 V /50 HzZambiya230 V /50 Hz
Kenya240 V /50 HzZimbabve220 V /50 Hz

Güneş Pillerinin Yapısı ve Çalışması

Güneş pilleri ya da fotovoltaik piller, yüzeylerine gelen güneş ışığını doğrudan elektrik enerjisine dönüştüren yarıiletken maddeler. Yüzeyleri kare, dikdörtgen, daire şeklinde biçimlendirilen güneş pillerinin alanları genellikle 100 cm2 civarında, kalınlıkları ise 0,2-0,4 mm arasında oluyor.



Fotovoltaik etki silisyum gibi yarıiletken maddelerin içinde oluşur. Fotopil denen fotovoltaik hücreler, bir P-N denklemi, yani iki katmanlı bir yarıiletken bölge içerir. Bunların birindeki (“delik” diye de adlandırılan ve + elektrik yüküyle sonuçlanan) elektron azlığı ve diğerindeki (- yük sağlayan) fazlalığı, bu bölgenin her iki tarafında bir elektrik alanının oluşmasına yol açar. Yarıiletken tarafından emilen ışık akısının fotonları, yarıiletken parçanın iki tarafında ayrı ayrı toplanan elektron-delik çiftlerini oluşturur. Bunun sonucunda, eklemin aydınlanan yüzüyle ve buraya düşen ışığın yoğunluğuyla orantılı bir elektrik akımı meydana gelir. Açık, güneşli bir havada 1 desimetre çapında bir fotopil, yaklaşık olarak 1 watt üretir. Verimi (çıkış gücünün gelen ışık gücüne oranı) kullanılan malzemeye göre değişir.

Fotopiller genellikle çok kristalli ya da amorf (biçimsiz) silisyumdan yapılır. Çok kristalli silisyum yüksek güvenilirliğinden ve yüksek veriminden dolayı (yüzde 10-14) ilgi çekiyor. Buna karşılık amorf silisyumun verimi daha düşük (yüzde 7). Bununla birlikte, daha ince katmanlar halinde kullanılabildiğinden daha az masraşı. Fotopiller, 1950'lerde uyduların elektrik elde etmesi için geliştirilmişti. Günümüzdeyse elektrik elde etmek için bir alternatif enerji kaynağı olarak düşünülüyor.

Günümüz elektronik ürünlerinde kullanılan transistörler, doğrultucu diyotlar gibi güneş pilleri de, yarıiletken maddelerden yapılıyor. Yarıiletken özellik gösteren birçok madde arasında güneş pili yapmak için en elverişli olanlar, silisyum, galyum arsenit, kadmiyum tellür gibi maddeler. Yarı iletken maddelerin güneş pili olarak kullanılabilmeleri için N ya da P tipi katkılanmaları gerekli. Katkılama, saf yarıiletken eriyik içerisine istenilen katkı maddelerinin kontrollü olarak eklenmesiyle yapılır. Elde edilen yarıiletkenin N ya da P tipi olması katkı maddesine bağlı. En yaygın güneş pili maddesi olarak kullanılan silisyumdan N tipi silisyum elde etmek için, silisyum eriyiğine periyodik cetvelin 5. grubundan bir element, örneğin fosfor eklenir. Silisyumun dış yörüngesinde 4, fosforun dış yörüngesinde 5 elektron olduğu için, fosforun fazla olan tek elektronu kristal yapıya bir elektron verir. Bu nedenle 5. grup elementlerine "verici" ya da "N tipi" katkı maddesi denir.

P tipi silisyum elde etmek içinse, eriyiğe 3. gruptan bir element (alüminyum, indiyum, bor gibi) eklenir. Bu elementlerin son yörüngesinde 3 elektron olduğu için kristalde bir elektron eksikliği oluşur, bu elektron yokluğuna boşluk ya da delik denir ve pozitif yük taşıdığı varsayılır. Bu tür maddelere de "P tipi" ya da "alıcı" katkı maddeleri denir.

P ya da N tipi ana malzemenin içerisine gerekli katkı maddelerinin katılmasıyla yarıiletken eklemler oluşturulur. N tipi yarıiletkende elektronlar, P tipi yarıiletkende delikler çoğunluk taşıyıcısıdır. P ve N tipi yarıiletkenler bir araya gelmeden önce, her iki madde de elektriksel bakımdan nötrdür. Yani P tipinde negatif enerji seviyeleri ile delik sayıları eşit, N tipinde pozitif enerji seviyeleri ile elektron sayıları eşittir. PN eklem oluştuğunda, N tipindeki çoğunluk taşıyıcısı olan elektronlar, P tipine doğru akım oluştururlar. Bu olay her iki tarafta da yük dengesi oluşana kadar devam eder. PN tipi maddenin ara yüzeyinde, yani eklem bölgesinde, P bölgesi tarafında negatif, N bölgesi tarafında pozitif yük birikir. Bu eklem bölgesine "geçiş bölgesi" ya da "yükten arındırılmış bölge" denir. Bu bölgede oluşan elektrik alan "yapısal elektrik alan" olarak adlandırılır. Yarı iletken eklemin güneş pili olarak çalışması için eklem bölgesinde fotovoltaik dönüşümün sağlanması gerekir. Bu dönüşüm iki aşamada olur, ilk olarak, eklem bölgesine ışık düşürülerek elektron-delik çiftleri oluşturulur, ikinci olarak ise, bunlar bölgedeki elektrik alan yardımıyla birbirlerinden ayrılır.

Yarı iletkenler, bir yasak enerji aralığı tarafından ayrılan iki enerji bandından oluşur. Bu bandlar valans bandı ve iletkenlik bandı adını alırlar. Bu yasak enerji aralığına eşit veya daha büyük enerjili bir foton, yarıiletken tarafından soğurulduğu zaman, enerjisini valans banddaki bir elektrona vererek, elektronun iletkenlik bandına çıkmasını sağlar. Böylece, elektron-delik çifti oluşur. Bu olay, PN eklem güneş pilinin ara yüzeyinde meydana gelmişse elektron-delik çiftleri buradaki elektrik alan tarafından birbirlerinden ayrılır. Bu şekilde güneş pili, elektronları N bölgesine, delikleri de P bölgesine iten bir pompa gibi çalışır. Birbirlerinden ayrılan elektron-delik çiftleri, güneş pilinin uçlarında yararlı bir güç çıkışı oluştururlar. Bu süreç yeniden bir fotonun pil yüzeyine çarpmasıyla aynı şekilde devam eder. Yarıiletkenin iç kısımlarında da, gelen fotonlar tarafından elektron-delik çiftleri oluşturulur. Fakat gerekli elektrik alan olmadığı için tekrar birleşerek kaybolurlar.

Güneş enerjisi, güneşin çekirdeğinde yer alan füzyon süreciyle açığa çıkan ışıma enerjisi, Güneşteki hidrojen gazının helyuma dönüşmesi şeklindeki füzyon sürecinden kaynaklanır. Dünya atmosferinin dışında güneş enerjisinin şiddeti, aşağı yukarı sabit ve 1370 W/m2 değerindedir, ancak yeryüzünde 0-1100 W/m2 değerleri arasında değişim gösterir. Bu enerjinin dünyaya gelen küçük bir bölümü dahi, insanlığın mevcut enerji tüketiminden kat kat fazla. Güneş enerjisinden yararlanma konusundaki çalışmalar özellikle 1970'lerden sonra hız kazandı. Güneş enerjisi sistemleri teknolojik olarak ilerleme ve maliyet bakımından düşme gösterdi; çevresel olarak temiz bir enerji kaynağı olarak kendini kabul ettirdi.

 [youtube https://www.youtube.com/watch?v=1gta2ICarDw&w=640&h=360]

P-n Yonga

Özetle, serbest yük taşıyıcısı olarak; n-tipi yarıiletkende fosfor atomlarının fazlalık elektronları, p-tipi yarıiletkendeyse bor atomlarının elektron eksiğinden kaynaklanan delikler vardır ve bu elektronlarla delikler bir araya gelebilseler, birleşip birbirlerinin elektrik yüklerini gidereceklerdir. Her iki tip yarıiletken de, olağan koşullar altında, ayrı ayrı yüksüzdür. Fakat, bu iki tip yarıiletken temasa getirildiğinde; n-tipindeki elektronlardan sınıra yakın olanlar, sınırın hemen öte tarafındaki deliklerin çekimine kapılır ve bazıları hızla sınırı geçip onlarla birleşmeye başlar. Sınırın n-tarafında elektron eksikliği, yani artı yük; p-tarafında ise elektron fazlalığı, yani eksi yük birikmektedir. Bu birikim, şekilde görüldüğü gibi, artı yükten eksi yüke, yani n-tarafından p-tarafına doğru bir elektrik alanının oluşmasına yol açar. Bu elektrik alanı, sadece sınır çizgisinin yakın komşuluğunu kapsar ve sınırdan uzak dış bölgelere ulaşamaz. Elektronlar sınırı geçtikçe alanın şiddeti artmakta, arkadan gelen elektronların geçişi giderek zorlaşmaktadır. Çünkü, elektronlar için elektrik alanı yönünde hareket etmek, yerçekimi kuvvetiyle bir benzetme yapılacak olursa, yokuş yukarı tırmanmak gibidir. Sonuç olarak, sınırın öte tarafına belli bir miktar elektron geçtikten ve sınır civarındaki elektrik alanı belli bir şiddete eriştikten sonra, elektron geçişi durur.

Gerçi n-bölgesindeki serbest elektronların hepsi değil, sadece küçük bir orana karşılık gelen bazıları, p-bölgesindeki deliklerden bazılarıyla birleşmişlerdir. Ama her iki bölgenin de yüksüzlüğü bozulmuş ve artık yeni bir denge oluşmuştur. Bu denge çerçevesinde; sistemin n-tarafının sınıra komşu bölgesi artı, p-tarafınınsa, keza sınıra komşu bölgesi eksi yüklüdür. Sınırı köprüleyen elektrik alanı bir diyot oluşturur ve ortaya çıkabilecek yeni serbest elektronlara, p'den n'ye geçmeleri yönünde kuvvet uygularken, tersi yöndeki geçişlere izin vermez. Öte yandan bu elektrik alanı, iki yarıiletken arasında bir gerilimin var olduğu anlamına gelir. Eğer bu gerilim üzerinden yük akıtılabilecek olursa, yani akım geçirilebilirse; akım şiddeti çarpı gerilim (VxI) kadar güç üretilmiş olacaktır. Sözkonusu akım, güneş ışınlarının yol açtığı serbest elektronlardan oluşacaktır.



Uluslararsı Standart Kuruluşları Kimlerdir

CEN:(Commite European de Normalizatıon,Avrupa Standardizasyon Komitesi)

1961 yılında 6 at VE 7 EFTA ülkesinin standardizasyon kuruluşları tarafından kurulmuştur.

CEN yapısında CEN üyeleri Bağlı Üye statüsündeki AT ve EFTA üyesi olmayan ülkelerin standart

teşkilatları, AT, ETFA, CENELEC, ETSI ve ortak üyeler(oy hakkı yok) CEN genel kurulunda temsil edilir .

Avrupa’ da standardizasyon çalışması, Avrupa Elektronik Standardizasyon Komitei (CENELEC) Avrupa

Telekominikasyon Standartları Enstitüsü (ETSI) ve CEN tarafından yürütülmektedir. Diğer iki kuruluşun

faaliyet alanına giren elektronik ve telekominikasyon sektörleri haricinde kalan alanlarda standardizasyon

çalışmaları CEN tarafından yürütülmektedir. Ayrıca CEN, CENELEC ve ETSI arasında imzalanan

anlaşma gereği bu üç kuruluş belli ortak konularda ortak çalışma yaparak standart hazırlayabilmektedir.

CENELEC: (European Committee for Electrotechnical,Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi)

1973 yılında Belçika hukuku altında kar amacı güdülmeden kurulmuştur. CENELEC büyük bir sektör olan

elektronoloji alanına yönelik olarak Avrupa Standartları yayınlanarak Avrupa Ekonımik Alanında (EEA)

elektrik ve elektronik mamül ve hizmetlerin pazara giriş kriterlerini belirlemektedir. İmal edilmiş mamüllerin

%22’si elektronik olduğundan veya elektrik enerjisiyle çalıştığından ötürü bu sektör topluluk açısından

büyük önem taşımaktadır.

CENELEC standardının %58’i bir kelimesi dahi değiştirilmeden doğrudan Uluslararası Elektronik Komitesi

(IEC)’den alınmaktadır. Buradan anlaşılacağı üzere CENELEC Avrupa’da yerli imalatçı ve üreticiler kadar

Avrupa dışındaki tedarikçilere de açık olan bir elektronik pazarın oluşumuna yardım etmektedir.

ISO: ( International Organization For Standardization)

Bugün yeryüzünde yürürlükte olan Uluslararsı standartların %70’i Uluslararsı Standardizasyon Kuruluşu

ve Uluslararası Elektroteknik Komisyonu tarafından hazırlanmıştır . Diğre %30’luk kısmı ise başta

Uluslararsı Telekomunikasyon Birliği (ITU-International Telekomunication Union) olmak üzere 24

uluslararsı kuruluş tarafından hazırlanmıştır. ITU diğer 24 kuruluş içinde en aktif olanıdır. ISO, IEC ve ITU

bir çok alanda işbirliği yapmakta ve global standardizasyonunun zirve kuruluşlarını oluşturmaktadırlar.

ISO. 1947 yılında kurulmuş ve merkezi Cenevre’dedir. 134 ülkenin üyesi olduğu bu kuruluşun hazırlamış

olduğu uluslararsı standart sayısı 12.000’i geçmiş durumdadır.

IEC: (İnternational Electrotechnical Commission)

1906 yılında kurulmuş ve merkezi Cenevre’dedir. 61 ülkenin üyesi olduğu bu kuruluşa, TSE 1956’dan beri

üyedir. 5000’e yakın Uluslararası Standart hazırlamış olan bu kuruluş elektrik, elektronik ve ilgili

teknolojiler alanlarında görev yapmaktadır. Bazen konunun önemi, hazırlayan kuruluşun itibarı ve

uluslarası tanınmışlığı dolayısıyla bazı önemli milli veya bölgesel kuruluşların hazırlamış olduğu

standartlar da uluslararsı standartlar olarak kabul görmektedir. Bu tür bazı standartları geliştiren teşkilatlar

olarak şunları sayabiliriz: ASTM, IEEE, DIN, ASME, SAE NFPA gibi.