Krallık ailesinin mezarlarını korumak amacıyla yapılan piramitler  Mısır’da çok eski tarihlerde ortaya çıktı ve eski imparatorluk döneminin belirgin anıtları olarak kaldı.
 Üçüncü sülaleye dek kral mezarları mustabalardan oluşurdu. Mustabalar yamuk biçimli höyüklerdi ve tören odasını  gizlemek amacıyla kuyu mezar üzerine yapılırdı. Piramitin başlangıçta çok büyük olan boyutları eski imparatorluk döneminde (M.Ö. 2780-2380) yavaş yavaş küçüldü ve orta imparatorluk döneminde (M.Ö. 2065-1785) belirli bir ölçüde kaldı. Yeni imparatorluk döneminde ise (M.Ö. 1580-1085) piramitler kral mezarı olarak ortadan kalktı.
Üçüncü sülalenin kurucusu olan Firavun Zoser’ın piramidi bilinen ilk piramittir. Kahire’nin güneyinde Sakkara Yaylası’nda eski başkent Menfis’in yakınında yükselen bu piramit Firavu’nun emriyle mimar İmhotep’e yaptırıldı ve bu gelenek firavunlara tanınan bir ayrıcalık oldu. Dört bir yanın yanındaki altışar geniş taş basamağıyla dev bir merdiven gibi görünen Zoser Piramidi. 109 metre eninde 121 metre boyundaki dikdörtgen bir taban üzerinde yükseliyordu.

Piramit yapımında bundan sonraki aşama Sakkara’nın güneyinde Medum’da dördüncü sülalenin ilk firavunu Snefru tarafından yürütüldü. Snefru Zoser’inkine benzer üç piramit yaptırdı. Medum’daki başlangıçta sekiz basamaklı olan mezar basakları doldurularak tabandan tepeye kesiksiz eğim halinde yükselen dümdüz dört kenarı elde eden Snefru tarafından tam bir piramide dönüştürüldü Dahşur’daki öbür iki piramitten biri eşkenar dörtgen biçimindedir. Diğerinin ise eğimi azdır.
Önceleri piramitlerin iç kısımları süslenmezken 4.sülale döneminde Firavun Unas Piramidin içini süsletti. Ve mezar odasının duvarlarına pramit metinleri denilen yazılar yazdırttı.
Mısır’da, El-Gize yakınlarında Nil’in batı kıyısındaki kayalık bir düzlük dördüncü sülale döneminde (M.Ö 2613-2494) firavunlar için piramit biçiminde üç mezar yapısı. Dünyanın yedi harikası arasında  sayılırlar. En kuzeyindekini 4. sülalenin ikinci firavunu Keops yaptırmıştır üçü içinde en büyükleri olduğu için Büyük Piramit adıyla da anılır. Taban kenarlarının uzunluğu yaklaşık 230.4 metredir; yüksekliği ise yapıldığı sırada 147 metre idi. Ortadaki piramidi 4. sülalenin dördüncüsü firanun Kefren yaptırmıştır.Bu yapının taban kenarlarının uzunluğu 216 metre yüksekliği 143 metredir.En son inşa edilen en güneydeki  piramit 4. sulalenin altıncı firavunu Mikerinos’undur. Taban kenarlarının uzunluğu 109 metre olan bu piramidin yapıldığı zamandaki yüksekliği 66 metre idi. Piramitlerin üçü de zaman içinde yağmalanmış olduğundan, mezar eşyalarının çoğu artık yoktur. Yumuşak, beyaz kireç taşından dış kapları neredeyse tümüyle aşındığı için ilk yapıldıkları yükseklikte de değildirler. Örneğin büyük piramidin yüksekliği artık yalnızca 138 metredir. Ama ortadaki Kefren Piramidi’nin en tepesindeki dış kaplama hala durmaktadır.

Keops piramidi büyük bir olasılıkla insan elinden çıkma yapıların en büyüğüdür. 50 derece 52’lik bir açıyla yükselen yan yüzleri tam dört ana yöne bakar. Keops piramidi sarımtırak renkte bloklardan inşa edilmiştir; bu gün bütünüyle aşınmış olan dış kaplamasıyla içindeki dehlizler daha nitelikli ve açık renkde kireç taşından mezar odası ise çok büyük granit bloklarından yapılmıştır. Bu görkemli yapı için her biri 2.5 ton ağırlığında yaklaşık 2.3 milyon blok taş kullanılmıştır.
Keops Piramidi öteki iki piramit gibi bir teknik ustalık ve mühendislik yeteneği başyapıtıdır. Yerleştirilişindeki geometrik doğruluk ve taşların kesimindeki titizlik özellikle yapının dev boyutları ve kullanılan blokları boyut ve ağırlıkları göz önüne alındığında şaşırtıcıdır. Gerçek iç duvarların, gerekse bugün (bazısının ağırlığı 16 tonu bulan) birkaç taşı kalmış olan dış kaplamanın birleşme ayrıntıları yalnız eski Mısır’da değil, büyük olasılık la dünyadaki bütün yığma taş duvarlarındakinden daha yetkindir.
Keops Piramidi’nin girişi kuzey cephesinde, yerden 18 metre yüksektir. Buradan başlayarak piramidin oturduğu kayalık zeminin içine doğru inan eğimli bir geçit bitmemiş bir mezar odasında son bulur. Bu geçidin yukarı doğru ayrılan eğimli bir başka geçit kraliçe odası diye bilinen odaya ve 46 metre uzunluğundaki eğimli bir galeriye ulaşır. Bu galerinin yukarı ucunda bulunan dar ve uzun bir geçitten de kral odası adı verilen, döşemesi, tavanı ve duvarları bütünüyle granit kaplı asıl mezar odasına geçilir. Bu odadan başlayıp piramidin dış yüzüne çıkan iki eğik baca kanalı vardır. Bu bacalar dinsel bir işlevi karşılamak için olabileceği gibi havalandırma amacıyla da yapılmış olabilir. Kral Odası’nın üstünde, kütlesel yatay granit levhalarla birbirinden ayrılmış beş levha bulunur. Bu levhaların, üsteki taş duvarlardan mezar odasının tavanına gelen büyük basıncı dağıttığı ileri sürülmektedir.
Piramitlerin nasıl inşa edilmiş olduğu sorusuna hala doyurucu bir yanıt verilmemiştir. Çeşitli savların içinde en inandırıcı olanı, ağır yükleri kaldırmak için makaralı halat sistemini bilmeyen Eski Mısırlıların bunun yerine, tuğla, toprak ve kumdan, pramitle birlikte yükselen rampalar yaparak taş blokları bunların üstünde kızaklar silindirik takozlar ve manivelalar aracılığıyla çektikleridir. Eski Yunanlı tarihçi Herodotos’a göre, Keops piramidinin 20 yıl sürmüş bu işte 100000 işçi çalışmıştır. Tarım işçisi oldukları var sayılan bu insanların yalnızca Nil Irmağı’nın taşarak tarlaları kapladığı dönemlerde piramitlerde çalıştıkları düşünüldüğünde, bu sayı inandırıcı olmaktadır.
Keops Piramidi’nin güneye doğru Kefren’in vadi tapınağı yakınında Büyük Sfenks yer alır. Masif bir kayadan oyulmuş olan Sfenks Kefren’in yüz çizgilerine ve yatan bit aslanın bedenine sahiptir. Yaklaşık 73 metre uzunluğunda ve 20 metre yüksekliğindedir.
1925’te, Keops’un Piramidine giden yolun üst ucunda annesi Heteferes’in defin eşyalarını içeren bir çukur mezar keşfedildi. Taş doldurulmuş derin bir kuyunun dibinde kraliçenin boş lahiti bulundu. Lahit, 4. sülale dönemi zanaatçılarının yüksek sanatsal yeteneklerini ve teknik yetkilerini belgeleyen mücevherler ve mobilyalarla çevrilmişti.
Yukarı Nübye’de Meroe kralları yandan görünüşü çok dik olan mezar biçimini benimsemişlerdir. Ama bu anıtlar Mısır’ın eski imparatorluk devrindekiler kadar muhteşem değildi. Mısır piramitlerinin taklidi olarak bu gün Roma’da kerpiçten yapılmış ve üstü mermer kaplanmış bir piramit vardır. Bu piramit M.Ö 12 de ölmüş olan Romalı hakim ve hatip Caiuse Cestius’un mezarıdır.
Üç piramidin çevresinde, mastaba  adı verilen, kesik piramit biçiminde mezar yapıları ile dolu geniş alanlar vardır. Bunlar kralların akrabaların ya da memurlarının gömülmesi içindir. El-Gize’de 4. sülaleye ait ızgara düzeninde yerleştirilmiş olanların yanı sıra, çok sayıda başka mastaba bulunmuştur. Bunlardan birkaçı üçüncü sülale (M.Ö 2686-2613) dönemine, çoğunluğu ise 5. ve 6. sülalelere (M.Ö 2494-2181) aittir. Mısır’ın çeşitli bölgelerinde 3.ve 17. sülalelerin egemenliği arasında yapılmış 80 piramit vardır.
Eski mısırlıların dinsel inançlarına göre bedenin gökyüzüne çıkıp Ra’ya ulaşacağına inanılır ve piramitlerin gökyüzüne bir merdiven olduğu benimsenirdi. Piramitlere yalnız cenazeyle ilgili armağanlar götürülürdü ve krallara, bu anıtların yakınında kurulan tapınaklarda tapınılırdı.

Alıntıdır.